HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI1*

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarımdan
Prof. Saim Üstündağ’ı rahmetle yad ediyorum.
Av. Necdet YILDIRIM **
Hukuk Yargılaması dava konusu edilen çekişmeli ve çekişmesiz yargılamanın ana unsuru gibidir. Esasa ilişkin önem, usul için de geçerlidir. Usule ilişkin uygulama ne kadar yerinde ve zamanında yapılırsa Adaletin gerçekleşmesi tarafların Mahkeme sonucundan hoşnutlukları seviyesini o kadar yükseltecektir. Hakikatin aranmasında usule uygun yargılamanın yapılması, keza tarafların Mahkeme kararlarına karşı olan güven duygusunu da etkilemektedir.
Hukuk Yargılama Yasasının benim sıklıkla yargılamalarına vekil olarak katıldığım Aile Mahkemelerinin yargılama safhalarında da, sonuca etkili olmaktadır. Özellikle bu aklandaki deneyimlerimi bu makalede aktararak, Avukat meslektaşlarımın yararlanmasını düşünmekteyim. Rahmetle andığımı Prof. Saim Üstündağ hocamız konuları anlatınca özellikle, kanun düzenlemesini öne alır, Yargı kararlarını Türkiye, İsviçre, Almanya, bazen diğer batılı ülkelerle karşılaştırdıktan sonra, Türk doktrininde çeşitli hocalarımızın konu ile ilgili görüşlerini de anlatmayı asla ihmal etmezdi.
Sınav sorularında da bu ayrıntılara girilmesini ve kendine özgü görüşünün de yazılmasında ısrarcı olurdu. Rahmetli Üstündağ hocanın bu
* Yazmaya çalıştığım bu makale sınırlı konular ve özelikle özgülendiği amaca yönelik olarak, olabildiğince yalın ve kısa tutulmaya çalışarak yazmaya gayret ettim. Makalemi yazarken Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’dan çok yararlandım. Kendisine ve bana Usul Hukukunda derin bilgiler bırakan merhum Prof. Saim Üstündağ hocama minnetlerimi sunuyorum. Üstündağ hocama rahmet dilerim.21.09.2020
** Mersin Barosu, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Yüksek lisans Öğrencisi.
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
214 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
tavizsiz duruşu sayesinde mukayeseli olarak düşünme, karşılaştırma aşamalarının uygulanmasında ben de her aşamada dikkat etmeye özen gösterdim.
Makalemizin sınırlı olacağını gözeterek, bendeniz de yapabildiğim ölçüde Yerleşmiş Yargı kararlarına, değişiklikten sonra eserlerine ve Makalelerine ulaşabildiğim bilim insanlarının yasa maddeleri ile ilgili yorumlarını ve görüşlerini aktarmaya çalışacağım.
İlk maddelerden başlayarak özellikle yargılamanın ilk aşamalarında, yer alan yasa maddelerinin tek tek incelenmesi ve yargılamada bu maddelerden kaynaklanan sorunların nasıl aşılabileceğini anlatacağım.
Aile Mahkemelerindeki yargılamanın ön aşamalarında ve istinaf ve Temyiz aşamalarında davayı etkileyen bazı gelişmelerinde anlatılması ve incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Hatay Barosu Başkanlığı tarafından basımı 2017 yılında gerçekleşen “Boşanma Davaları” kitabımdan da bazı alıntılarla, dava dilekçelerinde yer alması gereken temel unsurlar kanıtların sunulma aşamalarında, dilekçe teatisinin gerçekleştiği aşamalarda cevap verme ile cevapsız bırakılmanın sonuçlarını da yargı kararları eşliğinde yer vereceğim.
Öncelikle görev bakımından 6100 Sayılı Hukuk Yargılama Yasasında belirlenen düzenlemelerin ne olduğuna bakmak gerekmektedir. Öncelikle Devletin koruması gereken kişilerin ve kurumların bütününü bağlayan, Kamu Düzenini sağlayan düzenlemeler herkesi bağlayıcı nitelikleri ile mevzuatımızda yer almaktadır.
Bu konu HMK 1.maddeden başlayan ve devam eden birden fazla maddelerde düzenlenmiştir. Burada sağlanmak istenen bütün yurttaşların ve sınırlarımız içinde ve sınırlarımız dışında yaşayan kişilerin bazı özellikli durumları hariç, herkes ve her kuruma kişisel teşebbüslere uygulanan temel kurallarla belirlenerek, her yerde ve mahkemelerde herkese eşit ve özdeş Hukuki Kuralların uygulanmasını hedeflemektedir.
Bazı özel Hukuk alanlarında Hukuk Muhakemeleri Kanunu bazı özel kurallar getirmekte, sözleşme serbestisi kapsamında yetki, kamu düzeni dışındaki özel alanlarda kanıt ve yargılama yöntemlerini kendi aralarında düzenleyebilecekleri yöntemleri de düzenleme iştir.
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 215
Ancak ben sadece temel bazı yargılama sorunlarını ve Aile Mahkemelerindeki uygulamaların sınırlarını çizmekle yetineceğim. Mahkemelerin görevleri Kamu Düzenindendir ve bu yetki özel kurallarla veya sözleşmelerle düzenlenemez.
Bu husus aşağıdaki gibi emredici hukuk kuralı olarak yasaya birinci madde olarak konulmuştur. İşte bu madde;
GÖREVİN BELİRLENMESİ VE NİTELİĞİ
MADDE 1- (1) Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevlerinde önceki yasal düzenlemenin aksine daraltıcı bir hükümle sınır konulmuş bazı özel durumlarla sınırlandırılmıştır.
Mal varlığı içinde yer alan Gayrimenkul davalarında Asliye Hukuk görevli olmaya devam edecektir. Aile Mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri Aile Mahkemesi sıfatı ile aile Hukukundan kaynaklanan ve kanunda sınırlandırması bulunan bütün davalara da bakmakla görevlidir.
ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVİ
MADDE 2- (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunda yeni düzenleme ile Sulh Hukuk Mahkemelerinin baktığı davalarda çerçeve belirlenmiş, daha önce Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanında bulunan davalar ile arabuluculuk anlaşma sözleşmelerinin onaylanması ile yasada sayılan diğer dava türlerinde görevli kılınmıştır.
Daha önceki düzenlemede Veraset ilamının verilmesi görevi sadece Sulh Hukuk Mahkemelerine verilmişken, yeni düzenleme ile belli şartlarda Noterlerin veraset belgesi verme yetkisi de tanınmıştır. Bu da HMK da yapılan önemli yeni bir düzenleme olarak yer almaktadır.
Yasa Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 4.Madde ile şöyle düzenlemiştir;
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
216 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
SULH HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVİ
MADDE 4- (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.
Aile Mahkemelerinin görev alanları özel bir yasa ile yine 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu uygulanmak şartı ile 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre 4787 sayılı Yasaya göre belirlenmiştir.
AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİ
Madde 4.- Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler: 1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, 2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi, 3. Kanunlarla verilen diğer görevler. Bu yasa ile bu mahkemelerde görev yapacak Hâkimler, Uzmanlar ve personellerin özel bir biçimde ve dereceye göre belirlenmesi esas alınmıştır. Aile mahkemeleri hâkimlerinin nitelikleri ve atanmaları Madde 3. – Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.
AİLE MAHKEMELERİ BÜNYESİNDE BULUNAN
UZMANLAR
Madde 5. – Her aile mahkemesine, 1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakSAYI:
128 CİLT: I MAKALELER 217
kında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek, 2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek, 3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak, Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukukî veya fiilî herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır. Bu uzmanlar, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hâkimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir. Koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler
Madde 6. – Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda: 1. Yetişkinler hakkında; a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya, b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya, c) Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye, d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye, 2. Küçükler hakkında; a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya, b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye, c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya, d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahallî idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye, Karar verebilir. Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci Maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A Maddesi uygulanır. Usul hükümleri
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
218 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
Madde 7. – Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir. Bu Kanunun uygulamasında, vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara karşı, Türk Medenî Kanununun 397’nci Maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2 nci Maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesince yerine getirilir.
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
KADROLAR
Madde 8. – Adalet Bakanlığı taşra teşkilâtında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir. Hâkimler için belli derece ve kademe ile Aile Mahkemelerinde görev yapmalarını sağlayacak temel eğitimleri ve uzmanlıkları almış oldukları var sayılan hâkimler atanmaktadır. Bu Hakimlere “Aile Mahkemesi Hakimi” sıfatı verilmiştir.
Uzmanlar üç bölümde belirlenmiştir. 1- Pedagog 2- Psikolog 3- Sosyal Hizmet Uzmanı Bu Uzmanlara Aile Mahkemesi Uzmanları sıfatı verilmiştir. Bu kadrolarda görev yapan uzamanlar görev verilen Mahkemenin kendilerine tayin ettiği mekânlarda ve verilen görevleri yapmak üzere istihdam edilirler. Maaşları Devlet memurları Uzman kadroları çerçevesinde Devlet tarafından maaş ödenir. Sosyal güvenceleri Devlet Memurları Yasasına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Yazı işleri Müdürleri, Kâtip ve Mübaşir Kadroları da genel hükümlere uygun olarak Adalet Bakanlığı tarafından sağlanır. Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 219
Madde 9. – 1) 14.1.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci Maddesinin birinci fıkrasındaki “Sulh Hâkimi” ibaresi “Aile Mahkemesi Hâkimi” olarak değiştirilmiştir. Yetki meselesi Hukuk Yargılama Yasasında çok tartışma gerektiren zaman zaman Yüksek Yargıya kadar intikal eden ihtilaflara sebep olmaktadır.
Davalara bakan Hakimlerin kişisel düşüncelerini takdir olarak kullanmaları, genel yetki kuralları ile Yüksek Yargı Kararları ve İçtihadı Birleştirme kararları ile tartışma konusu olan ve yetki konusunda yoğun ihtilafın olduğu bazı davalarda, Yargı Kararlarının yetersiz takibi, değişikliklerin zamanında takip edilmemesi ve kendine özgü hatalı takdirler, davaların gereksiz yere uzamasına sebep olmakta, tarafların mağdur olmasına yol açmaktadır. Özellikle çekişmenin olmadığı ve ilk itiraz olarak herhangi bir karşı düşünce ve beyan olmadan kendiliğinden görev sayılarak verilen kararların da tartışılması ve acilen çözülmesi gereken belki de bu konuda daha açıklayıcı ve anlaşılır yasal düzenlemenin değişiklik olarak getirilmesinde yarar vardır. Böylesi bir düzenleme hem yargı safhalarını hızlandıracak hem de Adil Yargılanma esaslarına bağlılığı sağlayacaktır.
YETKİ GENEL KURAL
MADDE 5- (1) Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. Genel yetkili mahkeme
MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Davalının birden fazla olması hâlinde yetki
MADDE 7- (1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. (2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
220 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki
MADDE 8- (1) Memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir. Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması hâlinde yetki
MADDE 9- (1) Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutat meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, diğer özel yetki hâlleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki
MADDE 10- (1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Mirastan doğan davalarda yetki MADDE 11- (1) Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir: Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.
YARGILAMA AŞAMALARI
1-İLK DERECE MAHKEMESİNDE- DİLEKÇELERİN KARŞILIKLI VERİLMESİ. Dava dilekçesinde Yasanın öngördüğü şekillere uygun olarak düzenlenmesi yasa emri ile belirlenmişti. Tarafların adları soyadları, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numaraları, Mernis kaydının bulunduğu adresleri, davanın adı ve niteliği varsa değeri, Taleplerin açık ve net olarak yazılması, – davanın açıklaması sıra numaraları altında hangi sebeplere dayanıyorsa yer alması ve hangi kanıtlarla ispat edileceğinin her sebepten sonra gösterilmesi, dava açanın dava açmakta Hukuki yaranının bulunup bulunmadığının açıklanarak yer verilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.”
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 221
Dava dilekçesi verildikten sonra ilk inceleme neticesinde dava dilekçesinde eksiklik bulunmuyorsa davalıya veya davalılara tebliğ edilerek yasa uyarınca dilekçe tebliğinin yaratacağı yasal süreler ve neticeleri tebligata yazılarak iki haftalık kesin süre içinde cevap hakkının kullanılması hakkının bulunduğu hatırlatılır. Cevap vermemesi halinde iddiaları inkâr etmiş sayılacağı ihtar edilir. İhtarın sonuçları tebligatta yer alır.
Cevap dilekçesinin verilmesi halinde yine gerekli yasal süreler ve uyarılar ihtar notu ile davacıya iletilerek cevaba cevap hakkını kullanabileceği yazılır. Taraflar veya vekilleri; İDM, BAM ya da Yargıtay’a UYGUNSUZ (HUMK’da ki deyişle: MÜNASEBETSİZ) dilekçe verirse; Bu dilekçe dosyada kalır. Ancak dikkate alınmaz. Uygunsuz dilekçenin yeniden düzenlenmesi için hâkim tarafından uygun bir süre verilir. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.
Usulüne uygun şekilde süresinde dayanılıp gösterilmeyen hiçbir VAKIA ve TANIK anlatımını hükme esas alamaz. Yargıç yasal olarak gerekçeli karara esas alamayacağı ve alsa dahi gerek BDM tarafından gerekse Yargıtay tarafından geçerli sayılmayarak bu kanıtlara dayanılarak verilmiş kararları BOZACAĞINDAN! Bu tür delilleri toplayarak ADİL YARGILANMA SÜRESİNİ uzatmamak gerekmektedir. (HMK m. 25, 26, 33, 119/1-e,f, 129, 140/3 son cümle, 194/2) *
Her taraf veya vekilleri; 1- Dayandığı delilleri 2- Hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmek ZORUNDADIR. (HMK m. 194/2)
HAKİM; taraf vekillerine hangi delili hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini sormak ZORUNDADIR. (HMK m. 31) Uygulayıcılar; HMK nın bütün maddelerini benimsemek ve uygulamak zorundadır (HMK m. 33)
*Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası ne zaman istenebilir?
Dilekçelerin KARŞILIKLI VERİLMESİ sırasında “süresinde” vereceğiniz dilekçe ile istenebilir. – Davacı eş iseniz cevaba cevap dilekçesinde isteyebilmeniz için cevap dilekçesi verilmiş olmalı ve üstelik bu dilekçe sürede verilmiş olmalı ki cevaba cevap dilekçesinde istenebilir.
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
222 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
Dilekçelerin karşılıklı verilmesi işlemi bittikten sonra ön inceleme duruşmasına DAVALI gelmezse isteyebilirsiniz. – Dilekçelerin karşılıklı verilmesi işlemi bittikten sonra ayrı bir dava da açarak isteyebilirsiniz. (Bu davanız ana dava ile zorunlu olarak birleştirilecektir)
Boşanma hükmü kesinleşmiş olsa bile hükmün kesinleşmesinden itibaren BİR YIL içinde de (TMK m. 178) uyarınca istenebilir. Nafaka istenirken tedbir, karar kesinleşince yoksulluk ya da çocuk için ise katkı nafakası isteği yazılmalıdır. Aksi takdirde karar kesinleşince nafaka kendiliğinden sona erer.
1-HMK m. 139 Ön inceleme duruşmasına DAVET 2- HMK m. 147 Tahkikat duruşmasına DAVET 3- HMK m. 186 Sözlü Yargılama duruşmasına DAVET Taraflara ayrı ayrı üç davet “yapılmaması” HMK m. 27 hükmüne göre hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğundan hükmü “AÇIKÇA” sadece bu sebeple İSTİNAF ederseniz BAM bu sebeple dava dosyasının İDM’ye geri GÖNDERİLMESİNE kesin olarak karar vermek zorundadır.
ÖN İNCELEME HMK. MD.145 Ön inceleme davetiyesi ile taraflar duruşma günü ve saatinden haberdar edilerek, ön incelemede izlenecek safahat uyarı olarak duruşma davetiyesine ihtar olarak yazılır. Ön duruşmaya gelmemenin neticeleri ihtar edilir. Duruşmada Hâkim tarafların uzlaşmaları için teklifte bulunur. Uzlaşma olmazsa duruşmaya devam ederek, tarafların dayanaklarını ve taleplerini beyan etmelerini ister ve duruşma zaptına geçirir. Ön duruşmada taraflara iki haftalık süreler vererek dilekçelerinde belirledikleri kanıtlarını, tanık listelerini, başka yerden getirtilecekse getirtilmesi gereken belgelerin nereden getirtileceğinin ve tanık ücretleri ile davetiye giderlerinin yatırılması için iki haftalık kesin süre verir.
Bu aşamadan sonra tahkikat aşamasına geçileceğini, tavaflara tahkikat duruşmasında hazır değillerse davetiye çıkartılarak gerekli yasal uyarılar yapılır. Duruşma zaptı bildirerek zabıt birlikte imza altına alınır. *Yargıtay “HUKUK GENEL KURULU” kararı “Dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân bulunmamaktadır.”(HGK, 20.4.2016, E. 2014/13-856, K.
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 223
2016/523) Boşanma davasında usulüne uygun şekilde tanık “gösteren” taraf, daha sonra karşı tarafın AÇIK İZNİ olmadıkça gösterdiği “tanıklarını” dinletmekten VAZGEÇEMEZ Tanık deliline “DAYANMAYANA” tanık listesi vermesi için mehil verilmez !.. Bu statüdeki avukat izleyen duruşmada tanıklarını hazır etse de hakim DİNLEYEMEZ. Hâkim dinlese de hükme esas alınamaz “Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân bulunmamaktadır.”(HGK, 20.4.2016, E. 2014/13-856, K. 2016/523) *Hukuk Genel Kurulu Kararı”
*Hukuka AYKIRI YOLLA elde edilen CD KAYITLARINDA GEÇEN BEYANLARIN boşanma davasında kusur belirlemesinde dikkate alınması hukuken olanaklı değildir.(E. 2015/25084, K. 2017/4769, ) Davacı davasını açmış ve davalı karşı dava açmamış ise, Davalı eşin maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Davalının Maddi ve Manevi tazminat isteyebilmesi için onun da boşanma ya da karşı dava açması aranmayacak talebin varlığı yeterli kabul edilecektir. Harç bile gerekmeden maddi ve manevi tazminat isteyebilir,
TAHKİKAT.
MADDE 147- (1) Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra TAHKİKAT İÇİN duruşmaya davet edilir. Tahkikat aşamasında tarafların gösterdiği tanıklar hâkimin uygun göreceği zaman dilimi içinde ve sırası ile dinlenir. 1- Sadece tarafların usulüne uygun şekilde “dayandıkları VAKIALAR” hakkında dinlenilir. Örnek: Davacı eş sadece fiziksel şiddet vakıasına dayanmışsa aile hakimi tanıkların sadece bu konudaki bilgisini sormalıdır. 2- Taraf vekilleri “dayanmadıkları vakıalar” hakkında da tanığın beyanının alınmasında ısrar ederse ara kararı ile HMK m. 119/1-e ve f, 194 m. hükmüne göre talebin reddine karar vermelidir. Taraflara tanık beyanlarına ilişkin diyecekleri sorulur. Yapılması gereken ve yapılmamış olan inceleme ve bilirkişi süreçleri başlatılır, giderleri yine iki haftalık kesin süre içinde yatırılması kararlaştırılıp ihtar edilir. Yapılacak tahkikat kalmamışsa taraflara sözlü yargılamaya geçileHUKUK
YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
224 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
ceği esas hakkındaki diyeceklerini sunmaları veya tayin edilecek sözlü yargılamadan önce iki hafta içinde bildirmeleri için kesin süre verilebilir.
Bu duruşmada beyanda bulunacaklar ise önce sözlü yargılamaya geçileceği ara kararı verilir. Bu celsede karar verilmeyecekse sözlü yargılama günü tayin edilerek gelmeyen tarafa duruşma günü uyarısı ile birlikte gönderilir ve gün tayin edilir. Kural olarak Hakim; teati aşamalarında dayanılmış olması, ön incelemede verilen süre içinde gösterilmiş olması ve gösterilen vakalarla ilgili olmak üzere tanık anlatımlarını alır. Bu anlatımlardan tanıkların bizzat gördükleri ve içinde yer aldıkları, boşanma sebebi olabilecek veya kusur belirlenmesine esas alınabilecek görgüye dayalı bilgilerini gerekçeli kararına esas almaktadır.
MADDE 20 – 6100 sayılı Kanunun 186 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.”
“Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.”
MADDE 186- 1.fıkrası yukarıdaki gibi değiştirilmiştir.
*Boşanma davasında duruşmaya katılan TARAF VEKİLLERİ duruşma disiplinine uygun olarak; 1- Tanıklara 2- Bilirkişilere 3- Duruşmaya çağrılan diğer kişilere,”- DOĞRUDAN” soru yöneltebilir. Dava konusu olmayan/ uyuşmazlığın çözümüne etkisi olmayan/ dayanılmayan vakıaya yönelik soruya itiraz edilebilir. Sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine Hâkim karar verir. Duruşmayı yöneten Hâkim adı geçen kişileri önce kendisi dinledikten sonra AVUKATLARA doğrudan soru sorma hakkını hatırlatmalıdır. *Hukuka AYKIRI YOLLA elde edilen CD KAYITLARINDA GEÇEN BEYANLARIN boşanma davasında kusur belirlemesinde dikkate alınması hukuken olanaklı değildir.(E. 2015/25084, K. 2017/4769, 26.04.2017 Boşanma davalarında hâkim gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara YEMİN önermez. *Davacı, dava
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 225
dilekçesini ISLAH ederek vakıa “DEĞİŞİMİ” ya da “EKLEMESİ” yapabilir mi?
Davacı, 1- Islah yoluyla, dayandığı vakıaları değiştirebilir. 2- Islah yoluyla davaya yeni vakıaları dâhil edebilir/ekleyebilir 3- Evvelce göstermiş olsa bile, davaya kattığı (Değişim ya da Ekleme yoluyla) bu yeni vakıalara ilişkin delil de gösterebilir. 4- Mahkeme bu halde, ikinci tanık listesi verilemeyeceğine ilişkin yasağa (HMK. m. 240/2) dayanarak, gösterilen bu tanıkların dinlenmesinden kaçınamaz. (TMK m. 184/2) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tüm hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkında açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğinin taraflara tefhim eder.
SÖZLÜ YARGILAMA. HMK.186 Sözlü yargılamada hâkim taraflara esas hakkında diyeceklerini yazılı almışsa son sözü verir. Son söz taraflarca yazılı biçimde esas hakkında beyan olarak sunulmuş ise bile, usulen yeniden sorarak taleplerinin ne olduğunu açıklamalarını ister. Yazılı olarak verilmemişse esas hakkındaki beyanlarını alarak son sözlerini sorar ve duruşmanın bittiğini bildirir. Bu aşamadan sonra tarafların duruşmada herhangi bir biçimde konuşmaları, talepte bunmaları, itiraz etmeleri olanaklı değildir. Tarafların yasaya aykırı buldukları hususlarda gerekçeli istinaf veya temyiz dilekçelerine yazarak talepte bulunabilirler.
Yargıç hükümden sonra dosya hakkında herhangi bir tasarrufta bulunma yetkisi kalmamaktadır. Sadece idari yönden dosyanın istinaf ya da Yargıtay incelemesi için gerekli idari işlemlerle, karar ve sair istinaf ve temyiz dilekçelerinin taraflara tebliği dışında yetkisi kalmamaktadır. Bir ay içinde gerekçeli kararını yazarak taraflara tebliğ ettirir. – HÜKÜM.HMK.Md.321 Tahkikatın tamamlanmasından sonra, Mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi, Mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak; zorunlu hallerde, Hâkim bu durumun sebebini de tutanağa yazdırmak suretiyle, sadece hükmün özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir.
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
226 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Yasa hükmü bu konuda emredici hüküm ifade etmense karşın uygulamada kısa karardan sonra bir ay içinde yazılan gerekeli karar tarafların tebliğ talebi yazılı olarak yapılmışsa ancak tebliğe çıkarılmaktadır. Bu aşama hâkim dava dosyasındaki kararını açıklar ve zapta geçirir. Buna kısa karar denir. Duruşma safhaları sona ermiştir.
Hâkim bir aylık süre içinde gerekçeli kararını yazmak zorundadır. Hâkimin kısa kararı ile gerekçeli kararı arasında hüküm fıkraları bakımından ayrılık olmamalıdır. Kısa kararda yer almayan bir hüküm gerekçeli kararda yer almışsa bozma sebebidir.(Yeni değişiklik ile Hakim taraflarca talep edilen bir konuda karar vermeyi eksik bırakmış ise talep sahibi kararın eksiğinin düzeltilmesini bir ay içinde talep edebilir.) Hâkim gerekçeli kararını somut vakıalara, somut kanıtlara ve usul kurallarına dayandırmak ve gerekçelerini anlaşılır ve yasal dayanaklara dayandırmalı, karar net bir biçimde anlaşılmalıdır.
Aile mahkemelerinde sürekli yapılan bir hata!…. Birden fazla sebeple açılan boşanma davasında her bir dava hakkında tek bir karar verilmektedir. Oysa yerleşmiş Yargıtay uygulamasında dava türü olarak yazılan veya dayanılan mesnetten başka dava türü olduğu anlaşılan davalar için ayrı/ayrı ret, kabul veya karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir. Aksi uygulama Bozma ile sonuçlanmaktadır. Halim kararlarında tarafların dayanmadığı bir vakıanın varmış gibi gerekçeli kararına esas alamaz. Tarafların “DAYANMADIĞI” bir vakıanın mahkemece boşanma hükmüne ESAS ALINMASI mümkün değildir. Boşanma davasında süresi içinde usulüne uygun şekilde gerçekleşmeyen: 1- Maddi tazminat (TMK m. 174/1) 2- Manevi tazminat ( TMK m. 174/2) 3- Yoksulluk nafakası (TMK m. 175) Talepleri hakkında; «Talebin REDDİNE» değil,» Talep hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA» karar verilmelidir.(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 23.05.2017, E. 2017/1022, K. 2017/7780) Boşanmanın sebeplerini oluşturan vakıalara yeteri kadar açıklık getirmiş olan tanık anlatımı tek bir tanık dahi olsa Hâkim tarafından boşanma kararı verilebilmesi için yeterlidir.
Yasal süresi içinde davaya CEVAP DİLEKÇESİ VERMEYEN davalının gösterdiği delillerle gerekçeli karara esas ve kusur belirlemesine
SAYI: 128 CİLT: I MAKALELER 227
ESAS ALINAMAZ. Başka kanıtlarla kusur belirlemesinde az kusurlu, eşit kusurlu, çok kusurlu veya tek başına kusurlu biçiminde karar verilmelidir.
Oysa Yargıtay’ımız vermiş olduğu kararlarla bu uygulamanın hatalı olduğunu ve verilen kararların bozulması yönünde kararlarını vermektedir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21 MART 2017 günlü kararı) (HMK m. 196) Uyarınca gösterilen kanıtlardan vazgeçilmesi karşı tarafın açık muvafakatine bağlıdır. Karşı taraf kanıtların toplanmasında, tanıkların dinlenmesinde kararlı ise Yargıç takdir hakkını kullanarak kanıtlardan vazgeçilmesini kabul edemez. Aile Hâkimi talep sonuçlarıyla (HMK m. 119-1/ğ) bağlı olup başka şeye karar veremeyeceğinden (HMK m. 26) ÖZEL BOŞANMA SEBEBİYLE açılan boşanma davasında GENEL BOŞANMA SEBEBİYLE (TMK m. 166) boşanma kararı veremez. Aksi uygulamada hükmü sadece bu sebeple İSTİNAF ediniz. Bu karar bozulacaktır. Uygulamada bu yönde yerleşmiş kararlar mevcuttur. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin görüşleri bu yöndedir. (Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 7 Mart 2017 günlü kararı) Yargılamada Gerekçeli karar taraflara tebliğ edildikten sonra, gerekçeli kararlara karşı HMK da yazılı kesin süreler içinde Harcı ve giderleri yatırılmış, BAM’a yönelik İstinaf dilekçeleri, Yargıtay’a yazılacak yine gider ve harçları yatırılmış Temyiz dilekçeleri verilmiş ise HMK da süreç özetle aşağıda yazılı olduğu üzere işletilmektedir. 2- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNDE – Dilekçelerin karşılıklı verilmesi – Ön inceleme (İstinaf talebiyle sınırlı) – Esastan inceleme (İstinaf talebiyle sınırlı) (Tam tahkikat değildir) – Hüküm (Gerekli olan ret/gibi-yerine karar) 3- İSTİNAF – Denetim mahkemesidir – Hüküm mahkemesidir – Ara karar verebilir – Geçici hukuki koruma (ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz) kararı verebilir YARGITAY, ELİNDEKİ DOSYALARI İSTİNAF’A GÖNDEREMEYECEKTİR. 124 LEGES Hukuk Dergisi ÖZEL SAYI YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI ÖZETİ 3 Mart 2017 günlü YİBK sonuçları İlk derece ve BAM hakimleri taraflarca usulüne uygun sürede “AÇIKÇA DAYANILMAYAN” bir delili talep üzerine ya da kendiliğinden toplayamaz. 2- Taraflarca usulüne uygun sürede AÇIKÇA dayanılmayan bir delil toplanmış olsa bile asla hükme esas alınamaz. 3- YİBK kararı; İlk derece mahkemelerini, Bölge adliye
HUKUK YARGILAMASINDA YETKİ, DAVA DİLEKÇESİ, YARGILAMA SAFHALARI
228 LEGES Hukuk Dergisi AĞUSTOS 2020
mahkemelerini ve Yargıtay’ı BAĞLAR 4- Kuşkusuz ki kendiliğinden delil toplama kuralının geçerli olduğu davalarda (vesayet, velayet vb) bu YİBK uygulanmaz. 5- taraflar ve vekillerince; – Hem dayandıkları vakıaları – Hem de bu vakıaları ispat edecekleri delileri AÇIKÇA yazmak zorundadırlar. (HMK m. 194 ve 3.3.2017 YİBK) 6- Görüldüğü üzere Yargıtay TEKSİF İLKESİNİ uygulamaktaki kararlılığını YİBK ile açıkça gösterdiğinden bu YİBK’ya sadece İDM ve BAM değil YARGITAY’IN bütün daireleri ve HGK da uymak ZORUNDADIR !!! 7- Dayanılmayan bir vakıayı ya da delili hükme esas alan bütün İDM kararlarını 3.3.2017 günlü YİBK ve TMK m. 194 hükmüne göre “bu sebeple” İSTİNAF edilmesi halinde Bozulmaktadır.. BAM 3.3.2017 günlü YİBK’na uymak zorundadır